4 Temmuz 2017 Salı






yitirdiğimiz mavi ...  benim çocukluğum , kır çiçeklerim , köyümün çeşmeleri ... sizin anılarınız , hayalleriniz .  yağmurlar , gökyüzü , dağ havası ve deniz ve ağaç ve su ... aşk , vefa , sevda , tevazu , hicret , inanç ... kalbimiz , göğsümüzdeki kabe ... 
yitirdiğinin farkına varmak , belki de aramaya başlamak için ilk adımdır .

28 Haziran 2017 Çarşamba





 dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmıyor insan , anlatamıyor derdini ve sığamayıp yerin yüzüne,sığınıyor bir şeylere; dağa, taşa veya bir şehrin sinesine. ben dilime öğrettiğim bir kaç susmakla sığındım bir mezarlığın karanlık bağrına.. Varhaddin Dede..
nasıl buldum nasıl vardım sana uzun hikaye.. çağırdın kabul ettin ve sen hep dinledin bütün susmalarımı ,  yol gösterdi Rahman sen ile. kaçıp kaçıp sığındığım meskenim oldun , bazen dertdaşım bazen yoldaşım , bazen dilşadım..şimdi kim bilir kimler huzur soluyordur yanında , kim bilir kimlerin yaralarını sarıyordur mekanında esen rüzgarların .  şimdi sana varamıyor yollarım ve ben seni çok özlüyorum Varhaddin Dede..
                                                         
                                                Kastamonu / Varhaddin Dede Türbesi

24 Haziran 2017 Cumartesi




   gitmek göründü...
cemiller silindi , ortada cemal , 
mestler nerede ortada Elest..
nasıl olsa onlar da yorumlayacak , 
yorgun yorumlarımı söylemeden
her taze güle;
onların gönlünü boğmadan toza , küle
salmadan köhne kente velvele , 
gitmek göründü , gitmeliyim ...
söndü ocak , yok şule .

12 Haziran 2017 Pazartesi

üzmek istemezdim sizi . ama yine de siz üzülün. ' hüzün ki en çok yakışandır bize. ' değil mi ki sevgili peygamberimiz  hüzün Peygamberi idi . kalbi olanlar hüzünlenebilir çünkü ancak. ağlamak yumuşatır kalbi ... ağlayın , ağlamaktan korkmayın.. kalbinizi dillendiremiyorsanız göz yaşlarınızı dillendirin. 

9 Haziran 2017 Cuma

       İnsan bir Hatıra oluyor en nihayetinde ...
Bu derdin neresinden tutarsam tutayım yıkılıyorum . tutunacak zerre bir şeyim kalmadı belki de. ben bugün Yakınımı kaybettim .. 'başım sağolsun' .. başım sağ falan değil . ben de yok gibiyim artık . aslında neymiş biliyor musunuz ? ben çoktan kaybetmişim Yakınımı ..  bana haber vermemişler.bu nasıl olabilir?
ben günlerdir , haftalardır , aylar senelerdir yakınımla can buldum . tuhaf değil mi ?  insanlar hayatta değilken nasıl olur da başkasına can verirler, biri bana anlatsın bunu . konuştuğum, sarıldığım , güldüğüm yanında ağladığım kimdi kimlerdi ne olur biri anlatsın . kimse söylemiyor bana niye gittiklerini. herkes bi' yerlere gidiyor ama kimse söylemiyor . beni böyle öksüz bırakıp gidiyor hepsi . öksüz diyorum ya  annem gibiydi Yakınım. çok yakındık . hani olur ya hem dost hem arkadaş hem yoldaş hem kardeş ... anlatabilir miyim ki size şimdi onu/ları ..
hani bazı insanlar bahar gibidir , bir bakışı bin şifadır , sevdiğiniz   
altı tane çiçeği düşünün hadi . hepsinin apayrı rengi , apayrı kokusu , güzelliği , naifliği olan .. işte o altı çiçeğin her biriydi Yakınım .. mevsimler gibiydi , bazen üşüdüğüm bazen yandığım bazen huzuru bulduğum . şimdi ben hiçbir şey hissedemiyorum . sanki kalbim alev almış gibi ve sinem kaldıramıyor bu kalbimi . hissiz gibiyim ya da sadece bu acıyı hissediyor kalbim . kalbiniz ağrıdı mı hiç. benimki ağrıyor işte . ölenler ölür mü gerçekten . ölür ya tabi, babam derdi hep, nasıl unuturum . babam hep derdi . 'herkesin bi' hikayesi olur bu hayatta' sonra kimisi hikayesini tamamlamadan ölür kimisi hikayesini tamamlar , kimisi ölür göçer, gider, kimisi de ölür hiç gitmez . şimdi bilmiyorum Yakınım öldü mü gerçekten ya da kaldı mı ? bildiğim bir şey var ama ...insan bir hatıra oluyor en nihayetinde . şimdi hatıralarımız belki ayakta tutar beni . bir de şüphesiz sığındığım Rahman tutup kaldırır beni ... herkes hikayesini yaşadı ve gitti . benimse hikayem vakitsizce BİTTİ .  

6 Haziran 2017 Salı




Zaman geçer de her şey aynı kalır sanki. Sadece biraz daha eskir sanki kelimeler , umutlar, beklentiler, vaatler, gülüşler, anılar ve yüzler...
Yüzüm eskir.
Yüzü eskir miydi insanın ?
Aynaya her baktığında ağlatır mıydı yarım kalmış eski bir yüz?
Çok hazindi bu hikaye.
Çok eskimişti yüzüm ...





 Sessizliğe bu kadar dalmasaydım eğer, sahiden de çiçeklerin kendi aralarında ne konuştuğunu duyabilirdim. Öyle sessiz olacağım ki, evren benden habersiz kalacak. Ben balkondan odaya giden uzun yolu emin ve sakin adımlarla geçerken, dünya dönüşünü tamamlayacak. Ellerim aynayı kapatmış olan örtüye uzanacak, titreyecek belki kaldırırken. Ama yavaş olmayacağım bu kez.
 Sonra ne mi olacak? bir ayna kırılacak. Mevsimler yer değiştirecek, güneş turuncuyu dünyamıza akıtmayacak. İnsanlar yeni şeyler yapacak, bense yeni bir otobüs yolculuğunda -üstelik tam da sevdiğim gibi cam kenarında, yeni dünyalara gideceğim. Kimse bulamayacak beni. Ama sonbahar burada da olacak, yani asla yalnız kalmayacağım. Belki sevdiğim ağaçlar arkamdan gelmeyecek ama bileceğim, yapraklarını dökerken bir daha acı çekmeyecek. 
Bundan sonra hiçbir sonbahar tatlı rüzgarlarla doğmayacak avuçlarıma. Çiçekler ardımdan atıp tutacak belki, bense ıssız çöllerde yeni bir mevsim ibda edeceğim kendime. Bir mevsime başlamak diye bir şey hiç olmamıştı zaten, öyle değil mi? 


26 Mayıs 2017 Cuma



elim ayağım
epeydir kimin kime ne anlattığını bilmiyorum
adında hem ekmek hem gül geçen kimseyi görmedim
tanımıyorum
ben biraz yavaş
günde beş defa hiçbir şey yapmayan biri
ben biraz en üzgün baharatlara fena meyilli
mümkünse haşhaş
yoksa benzeri sözcüklerle de kırabilirim kalbimi
diyelim zencefil
diyelim hatmi



20 Mayıs 2017 Cumartesi




bu belki mümkün bir kusurdur sinemdeki.
senin kimsede olmayışın ve dahi bendeki yokluğun aşikar iken seni kimselerde arıyor oluşum. mümkün bu
belki kusur 
belki sinemde bir yara ..


insan, insana şifa olabilirdi oysa ...




19 Mayıs 2017 Cuma



     Sinem!
     Başka incirin yarasını başka incir de bilmez gibi
     Talandır bu herkesle herkes olmak
     Dilerim herkesin vaktiyle adı 
     Sinem olan uzun bir yasa değer eli
     Sinem!
     O kadar, o denli...



şimdi ahvalimizi anlatacak kelimemiz de yok yüreğimizde.
ne denmelidir bilemiyorum.
insan kalbinde taşıdığı bir korla nasıl dillendirebilir yüreğini.

19 Nisan 2017 Çarşamba




anlatıyorum hiç  konuşmadan, buğdayın içini dökmesi gibi
                   ...
                  bugün dalgınım, dün de dalgındım
                  aç bile değildim aynaya bakmasaydım 
                  dünden kalmış yemekleri yerken ki gönülsüzlük
                  gibi burdayım..